incelemeler
  Prince of Persia
 

FaithTemmuz ayında, sizlerle Mirror's Edge' in ön inceleme yazısını paylaşmıştım. Bu oyunu ilk keşvettiğim günler de, o yazıyı yayımladığım tarihe oldukça yakın sayılır. İlerleyen günlerde ise gittikçe büyüyen bir merakla Faith' in hikayesine tanık olacağımız günü bekledik.

Gelgelelim Temmuz ayının o sıcak günleri geride kaldı. Ne yazdı ama değil mi? Kavurucu sıcağın üstüne bir de oyun konusunda sıkıntılı bir dönem yaşamak, bazen insanda çok boğucu bir etki yaratabiliyor. Yazın tadını çıkarmak bir yana, insan " off şu sonbahar/kış dönemi gelse de, doya doya oyun oynasak " bile diyebiliyor. Sıcak havalar konusunda pek şikayet etmeyen biri olmama rağmen, 2008 sonbaharı & 2009 kış aylarında gelecek oyunları gördükten sonra, bende gün saymaya başladım. Şimdi elimizde nescafe, sırtımızda kazak, doya doya oyun oynuyoruz değil mi ?

İnceleme yazısına tam anlamıyla giriş yapmadan önce, ufak bir uyarıda bulunmak istiyorum. Eğer Mirror's Edge & Faith ile yeni yeni tanışıyorsanız ( oyun dünyasını takip eden ve Mirror's Edge' i bilmeyen bir insan evladı kalmış olacağına pek ihtimal vermiyorum ama ), öncelikle Mirror's Edge' in ön inceleme yazısını okumanızı tavsiye ederim.

Gelirken 2 ekmek bir de gazete al, hadi bakiyim bi koşu <img src=" src="http://www.cyberoyun.com/images/game/414/reviews/414_8.jpg" />Hikayemizin ana karakteri, bildiğiniz üzere Faith adlı güzel mi güzel, flex mi flex bir hatun. Genelde oyun senaryoları hakkında elimden geldiğince yüzeysel bir tanıtım yapmaya çalışırım. Ancak bu kez yüzeysel bir tanıtım yapmam pek mümkün olmayacak. Neden derseniz, oyunun senaryosu oldukça yalın bir biçimde işlenmiş. Kısaca özetlemek gerekirse Faith, küçük yaşta anne & babasını kaybetmiş iki kızkardeş' ten birisi. Faith ve kardeşi Kate anne & babasını kaybettikten sonra bambaşka hayatlar yaşamaya başlıyorlar. Faith, Merc ( Mercury ) adında biri ile tanışıyor ve onun tarafından yetiştiriliyor. Tabii büyüyünce Merc' ün yürüttüğü yasadışı kurye şebekesine dahil oluyor. Kate ise kardeşinin tam tersine büyüyünce polis oluyor. Birbirinden pek fazla bahsetmeyen bu iki kardeşin seçtikleri hayatlar her ne kadar birbirine zıt olsa da, Faith & Kate' in içten içe birbirini seven ve önemseyen iki kardeş olduğunu görüyoruz.

Lanet olsun içimdeki bu metropol sevgisine <img src=" src="http://www.cyberoyun.com/images/game/414/reviews/414_6.jpg" />Faith ve diğerlerinin yaşadığı yer,  güzel ve modern bir şehir. Ancak bu şehir her ne kadar huzur dolu ve güvenli bir yer olarak gözükse de, yönetim şekli itibari ile insanların sahip olması gerektiği birçok hakkın kısıtlandığı bir yer. Merc' in yürüttüğü yasadışı organizasyon ise, kişiler arasında bilgi akışını sağlıyor. Normal şartlarda böylesine bir senaryoda başı derde girecek olan kişinin Faith ve onu kurtaracak kişinin de Kate olması gerekir değil mi ? Ama hayır, bu şehirde bazen masum bir kanun görevlisinin bile başı derde girebiliyor. Kardeşi Kate' in üzerine kalan bir cinayet sonucu, Faith harekete geçiyor ve kardeşinin adını temize çıkarmak için uğraşıyor...

Evet, genel hatları ile senaryomuz bu. Dediğim gibi senaryo konusunda çok yalın bir işlenmişlik sözkonusu olduğu için, az önce okuduklarınızdan sonra sizleri çok da büyük süprizler beklemiyor. Ama yine de bu konu çok da kafanıza takılmasın, çünkü senaryo yalın ama bir o kadar da tadında bir biçimde işleniyor. Özellikle ara videoların comic book tadında çizimlerle yer alıyor olması da oyuna bambaşka bir tat katmış durumda. Bazı oyunlarda senaryo çok dikkatli ve ince bir biçimde işlenir ki, genelde oyunun en parlak tarafı olarak gösterilir. Mirror's Edge' in öyle çok iddialı bir senaryosu yok, ama oyunun genel yapısı göz önünde bulundurulursa, işlenen hikayenin oynanışın önüne geçmemiş olması bence yerinde bir karar olmuş.

Gelelim Mirror's Edge' in FPS oyunlarında yeni bir akım yaratacağı konusu ile ilgili tartışmalara. Evet, Mirror's Edge yapısı itibari ile bugüne dek gördüğümüz çoğu FPS oyunundan farklı bir oyun. Bence oyunda yer alan silahlardan çok Faith' in hareket kabiliyetinin ön planda olması farkı yaratan en önemli etkenlerden biri. Oyun geliştirilme aşamasındayken yapılan açıklamalar, oyunda nasıl ilerleyeceğimiz konusunda tamamen özgür olacağımız yönündeydi. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse bu konuda pek de geniş imkanlar tanınmamış. Oyun içerisinde gitmeniz gereken yönü belirten bir tuş bulunmakta ki, bu tuşun size gösterdiği yöne doğru ilerlemek adına pek fazla bir alternatifiniz olduğunu da söyleyemem. Yine de Faith' in yapabildiği şeyler göz önünde bulundurulunca, bu pek de aldırış edeceğiniz birşey değil. Bir de gitmeniz gereken yere ulaşmaya çalışırken özellikle yönelmeniz gereken noktalar var ki, bunlar platform olsun, merdiven olsun, kırmızı renk ile parlar bir biçimde sunulmuş. Mirror's Edge grafikleri olsun, ses & müzikleri olsun, benden tam puan aldı. Gördüğüm ya da duyduğun şeyler beni hayrete düşürecek nitelikte değil belki, ama ne olursa olsun bu oyunda gördüklerim ve duyduklarım gayet yerinde ve kaliteli bir biçimde sunulmuş.

Oyunda gözüme çarpan iki ufak eksik bulunmakta. Birincisi, oyunun max 10 saat gibi kısa bir sürede bitecek kadar kısa olması. İkincisi ise oyunun dövüş sistemi. Hareket berekettir teması ile mümkün olduğunca hafif ve hızlı bir biçimde hareket eden Faith, oyun boyunca üzerinde herhangi bir silah bulundurmuyor. Ancak oyunda yer yer silah kullandığımız anlar da oluyor tabii. Örneğin karşımıza çıkan polisler ( tabii onlar daha çok SWAT tipinde ) ile birebir çatışmaya girmemiz gereken durumlarda, polislerin elinde bulunan silahı onları etkisiz hale getirerek elimize alabiliyoruz. İşte bu konuda bazen Faith' in zayıf kaldığı durumlar da oluyor. Evet, Faith eğitimli bir asker ya da dövüş ustası v.s bir karakter değil. Bu konuda şikayet de etmiyorum zaten. Ancak Merc' ün oyun içerisinde verdiği " Faith, onları izole et, mümkün olduğunca birebir çatış " tavsiyesine uymak pek de mümkün değil. Ben elimden geldiğince Faith' i çatışmadan uzak tutmaya çalıştım, ama bazen bu konuda pek fazla bir seçeneğim olmadı. Eğer Merc' ün dediği gibi polisleri birbirinden ayırabilmek gibi bir imkan tam anlamıyla sunulmuş olsaydı, belki bu çatışma faslından daha fazla zevk alabilirdim. Uzun lafın kısası, Faith' i yönetirken kurşunlar yağdırmaktan çok kurşunlardan kaçmayı tercih ettim, ancak oyunun daha esaslı bir dövüş sistemine sahip olmasını beklerdim. Yine de gözüme takılan birkaç ufak detayın oyunun genel notunu pek fazla etkilemediğini söylemek isterim.

Dediğim gibi, Mirror's Edge maalesef 10 saatten az süren, kısa soluklu bir macera. Yine de oldukça keyifli ve oynanması gereken bir oyun. Klasik bir FPS' den çok daha farklı bir hava yaratmayı hedefleyen Mirror's Edge, beklentilerinizi karşılayacak türden bir oyun. Böylesine yaratıcı ve yenilikçi oyunların daha sık karşımıza çıkması dileği ile..

 
  Bugün 8 ziyaretçi (18 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol